Kalbin sıkışır. Bilirsin ki kötü birşeyler oluyor ya da olacak. Bu fena bir histir. Ve çok acaiptir ki asla yanılmaz. Mesela sen böyle kalbini tuta tuta dolanıyor ve hiçbir yere sığmıyorken baban bir yerlerde kalp krizi geçiriyordur. Birazdan adamın biri babanın telefonundan arayıp sana acil olarak hastaneye gelmen gerektiğini söyler. Sonrası rüya gibi geçip biter. Tek hatırladığın ölü bir babanın buz gibi alnını öptüğündür.
İşte bu yüzden deli gibi korkarsın kalbinin sıkışmasından. Hele bir de hayatının en kötü zamanlarının yaşandığı Ağustos ayındaysan daha da fena... Batıl inançların vardır evet. Hele sevdiklerin söz konusuysa dünyanın en batıl inançlı insanı bile sayılabilirsin. Kendi ölümünden hiç korkmazsın ama sevdiğin birilerinin tırnağına taş değecek diye aklın çıkar.
Son zamanlarda bu hissi sık sık yaşıyorsun. Kalbin sıkışıyor. Ağlamaklı oluyorsun ya, çok insan var çevrede, ağlamıyorsun. Utanıyorsun çünkü göstere göstere ağlamaktan. Ağlamak ayıp değil ayıp olmasına ama biliyorsun ki artık bambaşka anlamlar yükleniyor tüm insani olan duygulara. Tıpkı güzel olan ne varsa kirli bir çamurun içinde yitirilip yok edilmesi gibi bu duygularda alet ediliyor şuna buna.
Bir de miden bulanıyor sürekli. İnsanlığından çıkmış kim varsa bir bir boy gösteriyor baktığın ne varsa. Utançtan ölecekmiş gibi oluyorsun, yer yarılsın da içine gireyim diyorsun. Elin kolun var, var olmasına da bağlı olduktan sonra hiçbir şey yapamadıktan sonra olup olmamasının ne değeri var diye düşünüp duruyorsun.
Kahrolası bir kabusun içine uyanıyorsun her sabah. Dünya buram buram ceset kokuyor çünkü. İki dudak arasından çıkıyor binlerce kişinin yaşayıp yaşamayacağının kararı. Kadın-çocuk, yaşlı-genç kimin ne olduğun önemi olmayan bir dünyada hepimizin bir toplu iğne kadar bile değeri olmadığını şaşkınlık ve dehşet içerisinde görüyorsun ya ölmek ya da yaşamanın değeri ne?
İnadına umut inadına yaşamak diyen sen kendi sesine inanmıyorsun artık. Sonra bir kitabın içinde binlerce yitik hayatı, binlerce güzel kalpli insanı okuyup göz yaşlarına boğuluyorsun. Çünkü tüm bu güzellikler geçmişin senin. Hepimizin. Atalarımız iyi insanlardı diyeceksin belki birgün. Ama biz şimdi birbirimizin kanını içen vahşileriz. Ceplerimizi doldurduğu sürece kimin ölüp kimin kaldığının bizim için değeri yok.
O zaman batsın dünya. Batsın da yeniden daha insanca kurulsun diye geçiriyorsun içinden. Kan emicilerin gözünü toprak doyursun diye okkalı bir anneanne bedduasını da es geçmiyorsun. Sıkışan yüreğin azıcık ferahlıyor. Belki kabul olur diyorsun bedduam. Kimbilir bu katillerin, ahlaksızların hepsi batar yerin dibine de masumlar birazcık nefes alır diyorsun. Kimbilir...
Fotoğraf: Şuradan
No comments:
Post a Comment