Arca ile meslekler hakkında sohbet ediyorduk.
Ne olmak istediğine karar veremiyordu. Tamirci olmak istemişti bir süre. Sorgulayan gözlerini gözlerime dikerek tepkimi ölçmüştü. Umumiyetle tepkim aynıdır, tamirciye de, itfaiyeciye de, astronota da… “Ne istersen onu olabilirsin!”
Bu aralar tamircilikten vazgeçmiş durumda. Ancak hala bir kararsızlık var üzerinde. Metro şoförü olmayı çok istiyormuş ama metroyu o kadar hızlı kullanabilmeyi başaracağından emin olamıyormuş. Sanırım şu anda hemen gidip şoför olabileceğini sanıyor, büyümesi gerektiğine aklı ermiyor.
Kararsız olmanın kötü bir şey olduğuna hükmetmiş olmalı ki, epey çekindi söylerken… Ohoo dedim ben neler neler olmak istedim küçükken. Balerin, öğretmen, terzi, tezgahtar, avukat, kimyager, mimar, doktor, astronot.
Hepsini de neden istemiş olduğumu çok net hatırlıyorum. Balerin sevdası ortaokula kadar sürdü. Hayalimde konservatuar sınavlarına bile girdim. Ama galiba bunu bizimkilere söylemedim. Evin içinde kimse bana karşı koymasa da sohbet aralarında balerinliğin ne denli zor bir meslek olduğu konuşuluyordu. Ablamın dansöz olma hayali kadar bile ciddiye alınmamıştım zira telaffuz bile etmemiştim. Avukatlık ve astronotluk muhtemelen TV dizilerinden arak projelerdi, doktorluk ciddi idi ama neyse ki sonradan çark ettim, başarılı olamayacağım belliydi, kan tutan doktor puhahahah!
Neyse… çocukların meslek kararlarının değişim hızına yetişmek mümkün değil.
Sohbetin bir yerinde, bana ne yaptığımı sordu. Daha doğrusu klimaları nasıl yaptığımı.
Yapmıyorum dedim sadece satın alıyorum ve insanların klima satmalarını sağlıyorum.
“Ne yani?! Sen klima yapmıyor musun?”
Hayır annecim, ben bir şey üretmiyorum, ülke ekonomisine katkım yok anca birileri üretsin sen sat. Peh! Tam da devlet politikamıza uygun. SAT! Sadece Sat!
Demedim, diyemedim tabii ki…
Sadece hayır annecim yapmıyorum klima dedim.
Ve hiç lafını sakınmadan sordu:
“eee NİYE İŞE GİDİYORSUN O ZAMAN?”
Tabii ya üretmiyorsan niye çalışıyorsun?
No comments:
Post a Comment